İyi Bir Lidere Bilinç Geliştirme Yolu "EQ"
Biz insanlar çoğu zaman yaptığımız pek çok işte bilinçsizce kendimizi sorgulamak konusunda eksik kalırız. Hatta kendimize bakmadan eleştiri oklarımızı hızla bir başkasına yönlendirebiliriz. Oysa kendimizi geliştirmenin en önemli yolu kendimizi eleştirmek ve kendimizle yüzleşmektir. Lider önce kendini yönetebilen kişidir. Her şeyden önce öz saygımızı geliştirmeli ve ona sadık olmalıyız. Yani lider olmak için birini beklemeyin çünkü liderlik bir başkasının sizlere anlattığı an sahip olabileceğiniz bir kavram değildir. Ancak hayatlarınızı öğrenmeye adayın ve mümkün olduğunca herkesten bir şeyler öğrenmeye çalışın çünkü liderler iyi birer dinleyicidir. Davranışlarınızda sürdürülebilir olun. Yani bir gün başka bir gün bambaşka asla etrafınızda ki insanlara davranmayın. Çünkü Duygularınız ve davranışlarınız sizi karşıya yansıtan en önemli kavramlardır. En önemlisi ise devamlı kendinizi güncel tutun bunun yolu ise artık çok daha basit, online platformlarda pek çok eğitimlere ulaşmanız mümkün. Hatta kendimin de dahil olduğu 7 haftalık "Hibritleşme Yolculuğu" eğitiminden kısaca bahsetmek gerekirse, geleceğin liderlerini yetiştiren bir program diyebilirim. Yakın zamanda Nesrin FIRAT hocamızın YouTube hesabında kaçıranlar tüm eğitimlere ulaşabilir. Şimdi o eğitimlerde sık sık konu olan Duygusal zeka kavramından bahsedeceğim. Bugün sizlerinde birer geleceğin lider adayı olduğunu iyi biliyorum. Gelecek ise Duygusal zekaya sahip liderlerden geçiyor şüphesiz.

Duygusal zeka kavramını ilk defa 1980 yılında, İsrailli Psikolog Dr. Reuven Bar-On, geliştirmeye başlamış; "Bir kişinin çevresel baskılarla ve isteklerle başa çıkmak için başarılı olma yetisinde; duygusal kişisel ve sosyal yeteneklerinin bir bütünüdür." şeklinde tanımlamıştır.
Bu alanda yapılan çalışmalar
Son yıllarda yapılan araştırmalar, IQ'nun hayattaki başarıya katkısının %10'dan fazla olmadığını göstermektedir. Yüksek IQ, başarının, prestijin veya mutlu bir yaşamın garantisi olmadığı halde, okullarımızda ve kültürümüzde akademik yetkinlik hala ön planda tutulmakta; günlük hayatımızda büyük önem taşıyan sosyal ve duygusal becerilerin geliştirilmesi ihmal edilmektedir.
Duygusal ve sosyal kapasitesi yüksek kişiler yani, duygularını iyi bilen, onları kontrol edebilen, başkalarının duygularını anlayan ve bunları ustalıkla idare edebilenler hayatlarının gerek özel gerekse mesleki alanlarında daha avantajlı bir konuma geçerler.
Duygusal ve sosyal becerileri gelişmiş insanlar hayatta daha mutlu ve üretken oluyorlar. Duygularını kontrol edemeyen kişiler ise, net düşünebilme ve işlerine konsantre olabilme yeteneklerini engelleyen içsel bir mücadeleye giriyorlar.
Son yıllarda, bazı araştırmacılar insan zekasını eski yöntemlerle incelemenin sınırlamalarını keşfettiler. Howard Gardner 1980'lerin başlarında IQ yaklaşımını sorgulamaya başladı. "Frames of Mind" adlı kitabında yaşamdaki başarı açısından hayati derecede önem taşıyan yalnızca tek bir zeka türü olmadığını, ancak zeka türlerinin daha geniş bir yelpazede ele alınabileceğini öne sürüyordu. (Møller, 1999, s. 217)
Alanında öncü isimler
Bu alandaki öncü isimlerden bir diğeri de Robert Sternberg'dir. Sternberg, yüksek IQ'nun akademik başarı getirebileceğine fakat hayatın diğer alanlarında hedefe yönelik eylemlere yol açmayacağına inanmaktadır. Kendi standartları veya başkalarının standartları doğrultusunda başarıyı yakalamış insanlar sadece okullarda değer verilen hareketsiz zekaya güvenmekten çok birçok alanda beceri sahibi olmuş, bu becerileri geliştirmiş ve uygulamış kişilerdir. (Møller, 1999, s. 222)
1990 yılında Harvard Üniversitesi'nden psikolog Peter Salovey ve New Hampshire Üniversitesi'nden psikolog John Mayer "Emotional Intelligence" ile ilgili iki tane makale yayımladılar. Bu profesörler, insanların duygusal alandaki yetilerini bilimsel olarak ölçmeyi denemişlerdir. Bu hocaların bulguları, bazı insanların diğerlerinden, kendi duygularını tanımlamada, başkalarının duygularını tanımlamada ve duygusal konularda problem çözmede daha iyi olabileceğini ortaya koyuyordu. Geçtiğimiz on yılda bu profesörler, duygusal zekamızı ölçmeye yönelik iki değişik test geliştirdiler. Onların çalışmaları genellikle akademik çevre içinde kaldı.
Başarı için önemli görülen "empati, duyguları ifade etme ve anlama, mizacı kontrol etme, bağımsızlık, uyum sağlayabilme, beğenilme, kişiler arası sorunları çözme, sebat, sevecenlik, nezaket, saygı..." gibi duygusal nitelikleri betimlemek için kullanılan bu kavramın "şöhret" olması, ancak 1995'de psikoloji alanında doktoralı gazeteci-yazar Daniel Goleman'ın "Duygusal Zekâ" (Goleman, Daniel (1995). Emotional Intelligence: Why It Can Matter More Than IQ. New York: Bantam Books.) kitabını yayınlaması ile gerçekleşmiştir.
Meşhur olmadan önce Goleman, New-York Times gazetesine ve Popular Psychology dergisine yazılar yazan bir gazeteciydi. 1994 ve 1995 senelerinde "Duygusal Okur-Yazarlık" üzerine bir kitap yazmayı planlıyordu. Bu kitap için okulları ziyaret ederek, duygusal okur-yazarlığı geliştirmek için hangi programları geliştirdiklerini öğreniyordu. Aynı zamanda da genel olarak duygular üzerine yoğun incelemeler yapıyordu. En çok da Mayer ve Salovey yazılarını okuyordu. Bir noktada Goleman kitabın ismini "Duygusal Zeka" olarak değiştirdi. Bu isimle daha popüler olacağını ve iyi satacağını düşünmüştü.
Böylece 1995'te "Duygusal Zeka" yayınlandı. Bu kitapla "Duygusal Zekâ" Time dergisinin kapağında boy göstermiş, okullardan şirketlere dek yönetim odalarında sohbet konusu yapılmış, ünü Beyaz Saray'a kadar uzanmıştır. ABD Başkanı Clinton, esi Hillary tarafından kendisine armağan edilen bu kitap için "mükemmel bir kitap, çok ilginç, çok sevdim." sözleriyle onun önemini ve değerini vurgulamıştır.
Kitap için iyi planlanmış bir promosyon çabasının gereği, Goleman Amerikan televizyonlarında görünmeye başladı. Aynı zamanda kitabını tanıtmak için büyük bir konferans turuna da başladı. Kendisinin ve yayıncısının çabaları sayesinde kitabı uluslararası bir best-seller oldu. New-York Times gazetesinin çok satanlar listesinde neredeyse bir yıl kaldı ve Goleman'a iyi paralar kazandırdı.
Kitabında; beyin, duygular ve davranışlar üzerine bir sürü ilginç bilgiyi bir araya getirmişti. Goleman kitapta kendi fikirlerine çok az ve yüzeysel yer verdi, ve buna bağlı olarak kendi ön yargılarına ve inanışlarına da. Genellikle yaptığı, diğerlerinin işlerini toplamak, onları organize ve dramatize etmekti.
Ünlü olduğu 1995'ten beri Goleman duygusal zekanın aktüel araştırmasını yapmıştır. Kitabı 1995'te yayınladıktan sonra yöneticilerin, kendi fikirlerine büyük paralar ödemeye hazır olduklarını keşfetmiştir. Goleman buralardan çok iyi para kazanınca NYT'daki işinden ayrılmış ve çok uluslu bir konsorsiyum (http://eiconsortium.org) kurmuştur. Aynı zamanda sadece iş pazarına özel bir kitap (Goleman, Daniel (1998). Working With Emotional Intelligence. New York; Bantam Books.) daha yazmıştır. Bu kitapta da duygusal zekanın tanımını kendine göre yapmış ve duygusal zekanın 25 yeti, yetenek ve ustalıktan oluştuğunu açıklamıştı.
Duygusal zekanın tanımı
1980'lerin başında, İsrailli Psikolog Dr. Reuven Bar-On, duygusal zeka kavramını geliştirmeye başlamış: "Bir kişinin çevresel baskılarla ve isteklerle başa çıkmak için başarılı olma yetisinde; duygusal kişsel ve sosyal yeteneklerinin bir bütünüdür." şeklinde tanımlamıştır. (Møller, 1999, s. 218)
Peter Salovey ve John Mayer, 1990'da Duygusal Zekayı şöyle açıklamışlardır: "Bir kişinin kendi ya da başkalarının hislerini ve duygularını yansıtabilme, onları ayırt edebilme ve kişinin düşüncesi ve eyleminde bu bilginin kullanılmasıdır." (Møller, 1999, s. 219)
Daniel Goleman, 1995 yılında yayınlanan "Duygusal Zeka" adlı kitabında "Duygusal zekayı kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati beslemesi, ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilmesi yetisi" olarak tanımlıyor. (Goleman, 1996)
Goleman'a göre; beynin düşünen parçası, beynin duygusal parçasından ürüyor. Beynin düşünen ve duygusal parçaları genelde yaptığımız her şeyde birlikte çalışıyor ve gerek iş yaşamında gerekse özel yaşamda başarılı ve mutlu olmak, insanların duygusal zeka becerilerine bağlıdır.
Kitap Önerisi: Duygusal Zeka - Daniel Goleman
Yararlandığım tüm kaynaklara minnettarım. Paylaşmanız ve bilgiyi yaymanız konusunda ufak bir ricam bulunuyor. Sevgilerimle.
Kaynaklar
- Goleman, Daniel. (1996). Duygusal Zeka Neden IQ'dan Daha Önemlidir? İstanbul: Varlık Yayınları
- Goleman, Daniel. (1998). İşbaşında Duygusal Zekâ. İstanbul: Varlık Yayınları
- Goleman, Daniel, Boyatzis, Richard, McKee, Annie. (2003) Yeni Liderler. İstanbul: Varlık Yayınları
- Møller, Claus. (2000). Hearthwork. Hillerød: TMI